Yanlış Hayat Doğru Yaşanmaz “Ölmeden önce ölmek” fikrini benimseyen, intiharlar kuşanan ve otuz senedir cezaevinde olan bir kadın… Hasret Kurtuluş; uyuşturucu bağımlısı, kocasını öldürmekten hüküm giymiş ve hayattan çoktan vazgeçmiş bir kadındır. Yine bir intihar girişiminin ardından...
Yazar, dünyanın en yüce duygusu olan aşkın önünde engellerin nasıl diz çöktüğünü bir kez daha okuyucuya gösteriyor.
Başka şehirlerde yaşayan iki sevgilinin konu edildiği kitap, sevginin koşulsuzluğunu herkese kanıtlamaya geliyor!
Yaprak; küçükken, markette annesinden sürpriz yumurta istediği için bulgur reyonuna sıkıştırılıp çimdiklenenler, ilkokul önlüğünün altına eşofman giyip okula gidenler, yeşil silgisini diş izi yapanlar ve kırmızı kapaklı tüm dersler kitabının saman sayfalarını silerken yırtanlar kadar sıradan bir kız çocuğuyken; birlikte büyüdüğü dört çılgın erkek arkadaşı yüzünden akranlarından biraz farklı bir kız haline gelmiştir.
Elinizdeki roman, değişmekte olan ve daha da değiştirilmek istenen dünyanın gelecek kodlarını, nano teknolojinin hakimiyeti ile kalbi arasında sıkışmış bir delikanlının kaderine kilitleyen nefes nefese bir hikâye; A-71’in hikâyesi.
Viyana Kuşatması’ndan 2071’e uzanan bir macera.
Kahramanlarının büyük bir kısmı artık ahirete intikal etmiş hayli ilgi çekici bu hadisenin anlatıcısı, onun aynı zamanda birincil tanığı olan babam. Ahirette 45 Gün, bir babanın böylesi olağanüstü ve hikmetli bir tecrübesini oğluna aktarmasının hikâyesidir.
Her şeyin fiyatını öğreniyoruz da değerini pek bilmiyoruz sanki. Oysa en değerli şeyler para ile ölçülemeyenlerdir; huzur, ahlak, mutluluk, sevgi ve aile ortamı gibi.
Akrebin Kıskacında, dikkatleri Bediüzzaman Said Nursî'nin hayatından bir kesit üzerine, onun Mustafa Kemal hayatta iken çıkarıldığı tek mahkeme olan Eskişehir Mahkemesi üzerine odaklayan bir çalışma ve bu süreci, on yıllık bir zaman dilimi içerisinde, o günün sosyal-siyasal olayları ve gelişmeleri ile birlikte irdeliyor.
Romanlarıyla adını binlerce insana duyuran Ahmed Günbay Yıldız ikinci şiir kitabında da yüreğini okuyucularına sunuyor.
Yürek burkuntularını, gönül yaralarını romanlarında sizlerle paylaşan yazar şiirleriyle de aynı misyonunu sürdürmeye devam ediyor.
İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de. Sevgiden söz aç. Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak.
Türk edebiyatının ilk felsefi ve gerçeküstü romanı kabul edilen A’mâk-ı Hayal, Filibeli Ahmet Hilmi’nin felsefi ve tasavvufi görüşlerini içermektedir.
Romanın kahramanı Raci, içindeki şüphe ejderhasını susturmak ve mutlak hakikate ulaşmak için mezarlıkta karşılaştığı Aynalı Baba’nın yardımıyla manevi seyahatlere çıkar.
Ankara Milli Mücadele yıllarında hiçbir çıkar gözetmeksizin yurtları için çalışan bazı subayların ve politikacıların zaferden sonra “sermaye çevreleriyle ilişkileri” ya da “arsa spekülasyonu”, “taahhüt işi” gibi girişimlerle zenginleşmeleri, “inkılap”a boşvermeleri. Romanın kadın kahramanı Selma’nın yaşamı izlenerek Milli...
Toplumsal normlara ince bir başkaldırı…
Bir sabah uyandığınızda hafızanızı kaybetmiş olsaydınız ne yapardınız? Nasıl bulurdunuz benliğinizi? İnsan, başkalarından dinleyerek ne kadar tanıyabilir kendini? Herkes her şeyi anlatır mı yoksa işine geldiği kadarını mı söyler? Kendini, ailesini, yaşadığı ülkeyi unutan biri için her şeyin eskisi gibi olması mümkün müdür?
Aşk rüzgârın söylediği bir şarkıdır Polisiye romanlarıyla tanınan Ahmet Ümit, bu kez Aşk Köpekliktir’de “katil kim?” yerine, binlerce yıllık “aşk nedir?” sorusuna yanıt arıyor.
Aşk-ı Memnu yirminci yüzyıl başında İstanbul’da, Batılı yaşam tarzını benimsemiş bir toplum katında geçen gönül macerasını konu edinir. Her bir karakterin özel bir hayat yaşaması romanın başlıca özelliği sayılır.
Ella ve Aziz’in aşkını, Mevlânâ ve Şems’in yoldaşlığını güzel ve büyülü bir çerçeve gibi saran AŞKIN KIRK KURALI, Şafak’ın aşk, tasavvuf ve anlam arayışı üzerine kaleme aldığı bir metin.
“Yolcuya yolda azık gerek. Ömrü garip bir yolculuktan ibaret ozan için yollar yolları izlemiştir, yıllar yılları emip bitirmiştir. Şimdi kala kala ölmek kalmıştır son azığı yerine.”
Aşkla Kal – Kahraman Tazeoğlu İnsan olmaktan yorulur bazen insan. Hayat yorar, aşk yorar, yalnızlık yorar, kalabalık yorar, gelen yorar, giden yorar… Sana sunulan hiçbir şeye alışma bu yüzden. Terk edenler yorar… Daha az güvenmeye, daha az...
Ateş Gecesi – Reşat Nuri Güntekin ATEŞ GECESİ, Reşat Nuri Güntekin”in önemli romanlarından biridir. Yazar, Ege bölgesinde yaşanan unutulmaz bir aşkın çevresinde, döneminin gerçeklerini de ustalıkla yansıtmıştır. Çalıkuşu”ndaki Feride gibi, Akşam Güneşi”ndeki Jülide gibi, Güntekin”in bu kitabında...
Memduh Şevket Esendal'ın Bütün Eserleri dizisinin ilk kitabı olan 'Ayaşlı ile Kiracıları', yazarın en önemli yapıtlarından biridir.
1946'da CHP Roman Ödülü'nü de alan yapıtta, Memduh Şevket Esendal cumhuriyetin ilk yıllarındaki Ankara'dan bir kesit sunar.
Kız Kulesi’nin, Galata Kulesi’yle yaşadığı bir gecelik aşk sonrasında dünyaya gelen bir çocuğu vardır!.. Kız Kulesi, minarelerin baskısından korktuğu için ayrılmak zorunda kalır çocuğundan. İstanbul’u terk ederken, babası olan Galata Kulesi’ne bir anlık dönüp bakan, ama sevgi dolu bakışlarına hiçbir karşılık alamayan çocuk Lizbon’a yerleşir... Ve orada, “Belém Kulesi” adıyla bilinir.
Aylak Adam romanını kendi dönemine kadar verilen eserlerden farklı kılan faktörü, tekniğinin yanı sıra nihai sonsuzluğu oluşturuyor. Okurlarına her satırda Bay C.’nin akıbetini merak ettiren eser, aranan cevabı göreli bir biçimde sunmasıyla çok daha özgün bir nitelik kazanıyor.
Livaneli’nin belki de en şiirsel romanı olan Balıkçı ve Oğlu; aile, aşk, ebeveynlik, evlat, kadın dayanışması, dostluk, göç, doğa üzerine çağdaş bir epope.
Erkek "Seviyorum" der, adam sevdiği kadının tuzlu kahvesini içer. Hayatta birçok kez haksızlığa uğrarız. Lakin öldüreceğini sandığımız hiçbir acıda yılmayız...
Sevmekten daha önemli şeyler vardır. Hissettirmek gibi koklayarak öpmek gibi.
Bazen sevilmekten çok varlığını hissetmek istersiniz. Varlığını hissedemediğiniz birini sevemezsiniz.
Kurduğum en güzel hayallerim yıkıldı. Hem de beklenmedik insanlar tarafından.
Bense bu duruma sadece sessiz kaldım. Korkaklığımdan değil, kırgınlığımdan.
İnsanın bazen en çok söylemesi gereken şeylerin yerine sahne alır suskunluğu.
Barbaros Hayreddin Paşa…
Akdeniz’i bir Türk gölü haline getiren, düşmanlarının bile büyük saygı duyduğu denizcilik tarihinin belki de en büyük denizcisi.