Sevmekten daha önemli şeyler vardır. Hissettirmek gibi koklayarak öpmek gibi.
Bazen sevilmekten çok varlığını hissetmek istersiniz. Varlığını hissedemediğiniz birini sevemezsiniz.
Kurduğum en güzel hayallerim yıkıldı. Hem de beklenmedik insanlar tarafından.
Bense bu duruma sadece sessiz kaldım. Korkaklığımdan değil, kırgınlığımdan.
İnsanın bazen en çok söylemesi gereken şeylerin yerine sahne alır suskunluğu.
İçimde sürekli bana seslenen bir ses var, en zor anlarımda bile konuşmaktan vazgeçmiyor: “Bu hayatta çok şey gördük, geçirdik; hiçbir şey bizi yenip yıkamadı!
Bunlar mı yıkacak? Zor yıkarlar!”
Eğer yüreğinde Rabb'in varsa, bu hayatta kimseye ihtiyacın yok demektir. Her şer denilen şeyin içinde kocaman bir hayır var, sakın unutma. Hz. Mevlana'nın şu dizesi ne de hoştur aslında:
“İyi değilim demek ne haddimize? Şükürler olsun her halimize!”
Arda Erel, toplumu var eden dille ve hem ayrıştırmayı hem de birleştirmeyi başarabilen kelimelerle zamanın kaydını tutuyor. Aşk ve toplum üzerine yazdığı denemelerle tüm okurlarını konuşmaya, duvarları yıkarak aynı gökyüzünün altında buluşmaya davet ediyor...
Tıraş olmaktan asansöre binmeye, dünyayı çocuk gibi seyretmekten deprem endişelerimize, trafik ve dinden eski yangınlar ve yıkımlara uzanan bu kitap, Orhan Pamuk’un gözünden bakıldığında dünyanın ne kadar ilginç ve yeni olabileceğini bir kere daha kanıtlıyor.
Huzur arayışında biri, diğeri para arayışında, başka biri aşk, ötekisi sağlık... Ben bu arayışıma çocukken başladım. İlk önce dışarıda aradım, sonra döndüm içime, kalbimde aradım.
Sanırım insanlar büyüdükçe, akılları ile kalpleri arasındaki mesafe de açılıyor. “Aklım başka bir şey, kalbim başka bir şey söylüyor” demeye başlıyorlar. Oysa, aklımızın onayladığını kalbimiz sevmeli, kalbimizin sevdiğini de aklımız onaylamalıydı.
Büyük imtihanlar güçlü insanlar yetiştirir. Her esen fırtınanın hayatınızı yerle bir edeceğini düşünmeyin. Bazı fırtınalar önünüzdeki engelleri yok etmek için kopar.