Ben Zaman…
Âdem Nebi üzerinden yüz kırk bin sene geçti. İzafi olan bu ölçütte hep var oldum. Her varlığın bir tanımı varken; ben hep saklı kaldım. Dehir ve nehirler kucağıyım ben. Bilinmez bir sarmalım. İçimde bin ahenk, bin bir gizle gezerim. Şu an sizi saran, sarmalayan, ılık bir su gibi üzerinizden akarak sizi de alıp gidenim. Bağrımda milyonlarca hikâye, sayısızca yüz. Çağların en mesut diliminde Sevgili’nin dürri yektası Âişe’nin yanındaydım.
El ve parmak yapılarımız ile yüz hatlarımız davranışlarımızı belirleyen genetik kodlar içerir. Bu genetik kodlama; kişinin iç hâllerinden, yeteneklerinden, hastalıklarından, başarılı ya da başarısız olabileceği girişimlerinden haberler verdiği gibi düşünce süreçlerini de belirler.
Bu kitap, bir yeniden ayağa kalkma kitabıdır. "İnsan-ı kâmil"e giden yolun bir egzersizidir. Mevcut insan varlığımızla medeniyet kurma imkânımızın kalmadığına inanan yazar, medeniyet kurucusu olabilecek insan tipinin yeniden inşası denemesine girişir bu eserinde.
Onlar aşkın gerçek sahibiydiler. Kimseye mihneti yoktu hiçbirinin. İlk insandan son insana dek sürecek bir zincirin altın halkasıydılar. Aşk uğruna hayatı hiçe sayanlardı. Hak ehlinin yalnızları, Hay Dağı’nın yıldızlarıydı. Onlar sevmekten vazgeçmeyenlerdi.
Farklı Karakterler olarak hepimizin hayatında “mutluluk” büyük ölçüde kendimizle ve diğer insanlarla “iyi ilişkiler kurabilme yeteneğimize” bağlıdır. Arkadaşlar eşler, siyasiler veya bir firmada çalışanlar arasındaki sürtüşmeler, kişilerin karakterlerinin farklı olmasından kaynaklanır.