"Beni olduğum gibi sev, olmamı istediğin gibi değil!"
İlişkiler, insanın kendiyle yüzleşme alanlarıdır. Hepimiz her insanda bambaşka insanlar olur, başka yönlerimizi, başka yüzlerimizi görürüz.
“Düşünmek ruhun kendi kendiyle konuşmasıdır...”
Türk bir ailenin çocuğu olarak bin yüz elli yıl önce dünyaya gelen ve hayatı boyunca müzik, felsefe, botanik, matematik ve mantık alanında sayısız eserler kaleme alan Farabi, ilim ve düşün dünyasında “öğretmen” kabul edilen Aristoteles’ten sonra “ikinci öğretmen” kabul edilmiştir.
Fark yaratmak ve vazgeçilmezlik hayal değildir...
Doğanızın gücünü ele almak, huzurlu ve uyumlu ilişkiler kurmak, hayatınıza anlam katmak, değerli ve özgüvenli hissetmek imkânsız değildir.
“Kör müydü gözlerin, nasıl göremedin” diye sordular senden sonra. Kör değildim. Ve hayatımda en çok iki kere parlamıştı gözlerim. Birincisi seni ilk gördüğüm, ikincisi giderken ardından baktığım gün.
"Ne istemediğini bildiğinde, ne isteyeceğini de bilirsin."
Bu kitap, doğum ve ölüm kapıları arasında kat edeceğin her adıma rehberlik etmek ve sana bir adımdan diğerine geçme fırsatı veren kilitli kapıları nasıl açabileceğinin sırlarını aktarmak için yazıldı yolcu.
Kestirmeden gidemezsin, bir kapının sırrına hâkim olup anahtarını elde etmeden, diğer kapıyı açamazsın.
• İslam’da bilim ve felsefe düşmanlığının nedenleri...
• İslam’da özgürlük ya da laiklik var mıdır?
• Kur’an’da insana özgürlük var mıdır?
• Kur’an’a göre Tanrı-insan ilişkisi...
Hayır! Düzen bozulmadı, yeniden kuruldu... Yıkılan bir şey yok, değişen çok şey var sadece ve her değişim ürkütücü bir karmaşayla, çözümsüz gibi görünen sorunlarla ve sonsuz kaygılarla yağar insanın üzerine...
“Başkalarının gürültüsünü değil, kalbinin fısıltısını dinle...” Bu bir yolculuk. Neyin sazlıkta başlayıp neyzenin nefesiyle ruh bulduğu olgunlaşma yolculuğu...
Herkesin bir derdi vardır. Bazıları geçer, bazıları geçmez. Bazıları anlatılır, bazıları anlatılmaz. Bazen anlatmak istersin ama dinleyecek birini bulamazsın. Bilirsin, muhabbettir ihtiyacın ama iki lafın belini kıracak bir dost bile yoktur yanında.
Kader tarlasına güzellik tohumları ekmenin tam da vaktidir...
Zira her tohumun içinde bir orman yatar. Her meyvenin çekirdeği, yapısı itibariyle ağaca dönüşme potansiyeline sahiptir.
Gerçekten “özgür” müsünüz?
Dilediğiniz zaman dilediğiniz yemeği yiyebiliyor olmak mıdır sizce özgürlük?
Toplumsal hiçbir baskı hissetmeden içinizden geldiği gibi giyinebiliyor olmak mı yoksa?
Kader, insandan vazgeçmiyor. Anbean yeniden ve yeniden yazılıyor. Öyle anlar geliyor ki yapmam dediğin şeyi yapıyorsun, katlanamam dediğin şeye katlanıyorsun, sevemem dediğini seviyorsun, gidemem sanırken bir anda çekip gidebiliyorsun, öldüm diyorsun ama yine de yaşıyorsun...