Aylak Adam romanını kendi dönemine kadar verilen eserlerden farklı kılan faktörü, tekniğinin yanı sıra nihai sonsuzluğu oluşturuyor. Okurlarına her satırda Bay C.’nin akıbetini merak ettiren eser, aranan cevabı göreli bir biçimde sunmasıyla çok daha özgün bir nitelik kazanıyor.
Zaman, Sonsuzluk'un bir kırıntısından başka bir şey değil ve biz bakışlarımızı bu kırıntıdan kaldırmazsak ölümden korkmayan bir hayatın yoğunluğunu asla yaşayamayız.
Twain’in basılmaya hazır hale gelip gelmediğinden bir türlü emin olamadığı İnsan Nedir? anonim olarak yayımlanmış ve yazarın öngördüğü üzere, epey tartışma yaratmış.
“İsa’nın Okul Günleri, canlı felsefi konuşmalar, mizah dolu baba-oğul diyalogları, duygusal aile romansı ve son olarak da tekinsiz alegorik imaların da dahil edildiği bir çeşit türler alaşımı. Sonuç zengin, yoğun, yer yer de eğlenceli, ama hepsinden öte içsel bir gerilimle yüklü.”
Kolera Günlerinde Aşk, Florentino Ariza adlı genç bir adamın, başlayan fakat sonu bir türlü gelmeyen derin aşkını konu ediniyor. Romandaki olaylar, Florentino’nun telgraf teslim etmek amacıyla bir evi ziyaret etmesiyle başlıyor. Ve genç adam, bu evde ailesiyle birlikte yaşayan Lorenzo Daza’ya ilk görüşte aşık oluyor.
Şeker Portakalı; yoksulluk ve sevgisizlik içinde yaşayan küçük Zeze’nin dünyasını, okuyucusuna yalnızca minik bir çocuğun gözünden değil, evrensel bir hakikat penceresinden sunuyor. Bu Kitap setinde Şeker Portakalı serisinin diğer kitapları Delifişek ve Güneşi Uyandıralım kitapları yer almaktadır. Zeze'nin macera dolu yolculuğuna tanıklık edeceksiniz...
Sevda Sözleri, Cemal Süreya’nın öğrencilik yıllarında başlayan ve ölümüne kadar devam eden şiir hayatında yayımladığı tüm eserlerin yanı sıra, dergilerde ve mektuplarda kalmış, bazısı adsız ve yarım bırakılmış şiirleri de bir araya getiriyor.
Suçluyorum Kitap Açıklaması19. yüzyılın sonlarına doğru Fransa’da, Yahudi bir subayın, Yüzbaşı Alfred Dreyfus’ün haksız yere casuslukla suçlanmasıyla patlak veren Dreyfus Davası, yalnızca bir hukuk ve ayrımcılık skandalı değil, aynı zamanda başta ordu ve yargı olmak üzere ülkenin tüm kurumlarını temelinden sarsan toplumsal bir olaydır.
Büyülü gerçekçilik akımını temsil eden ve çok sevilen bir eserle tanışmaya hazır mısınız? Cevabınız "Evet." ise Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez'in Yüzyıllık Yalnızlık isimli kitabı sizi bekliyor. Yetişkin okur kitlesine hitap eden bu kitabın özgün anlatımına ve içeriğine hayran kalabilirsiniz. Bu eseri okurken insanın peşini bırakmayan yalnızlık kavramını derinlemesine düşünebilirsiniz. Gelin, dijital yayıncılık imkânıyla her zaman yanınızda taşıyabileceğiniz Yüzyıllık Yalnızlık'ın içeriğini yakından inceleyelim.
Gezgin olma isteğiyle çobanlık yapmaya başlayan Santiago, uzun bir müddet yalnızca koyunlarının onu götürdüğü yöne gidiyor. Böylelikle farklı yerler keşfeden Santiago, bir gün koyunlarıyla birlikte sığındığı eski bir kilisenin bahçesinde uyurken rüya görüyor.
Bir oteli yönetmekle bir kurumu, geniş bir işletmeyi, bir ülkeyi yönetmek aynı şeydi aslında. İnsan kendini, olanaklarını tanımaya, gerçek sorumluluğun ne olduğunu anlamaya başlayınca bocalıyordu, dayanamıyordu.
Ateşten Gömlek, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından başlayan ve Kurtuluş Savaşı’yla devam eden mücadele yıllarını yansıtıyor. Kitaptaki olaylar, başkahraman Hariciye memuru Peyami’nin hatıra defterine yazdıkları aracılığıyla okuyucuya aktarılıyor.
Çok komik olmanın yanında hayranlık uyandıracak kadar gerçekçi... Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'ü burada nüve haliyle görebiliyoruz. Hayvan Çiftliği'ni de...
"Bu ülkede bulunmamızın, hırsızlıktan başka bir nedeni olduğunu söyleyebilir misiniz? Bu öylesine kolay ki. İngiltere'nin memuru, Burmalı'nın kollarını tutar, tüccar da adamın ceplerini boşaltır. Britanya İmparatorluğu, İngilizlerin, daha doğrusu Yahudi ve İskoç çetelerinin ticaret tekelleri kurmalarını sağlayan bir aracıdan başka bir şey değildir."
Paulo Coelho, 20. yüzyıl başında casuslukla suçlanarak idama mahkûm edilen Mata Hari ile avukatı arasındaki yazışmalardan yola çıkarak kurguladığı Casus'ta bu olağanüstü kişiliği bir roman kahramanına dönüştürerek hayatın ve aşkın gizemlerini sorguluyor.
Zeze’nin maceraları Güneşi Uyandıralım ile devam ediyor. Çocukluk dostu şeker portakalı fidanı yerine çok sevdiği kurbağası ona yoldaşlık ediyor artık.
Kitabın olay örgüsü, Bay Jones adlı bir adamın sahip olduğu Beylik Çiftliği’nde geçiyor. Bay Jones tarafından kötü davranılan hayvanlar, bu durumdan son derece rahatsız oluyor.
"Hissikablelvuku" gibi, "müşkülpesent" gibi bazı kelimeler, hem söylenişleri, hem de kapsadıkları anlam alanları, dolu dolu geçmişleri ile ne güzeldirler.
Orwell, bir gecede toplumun bir kesiminden bambaşka bir kesimine taşıdığı Dorothy vasıtasıyla 1930’ların İngiltere’sinde kadınların, işçilerin, evsizlerin haline ışık tutuyor.
Orwell, modern insanın ısrarla görmezden geldiği bir dünyanın kapısını aralıyor. İşsizlik, evsizlik, açlıkla damgalanan bu dünyanın insanları izbe pansiyonlarda, berduş barınaklarında yaşıyor, hayata bir ucundan tutunmaya çalışıyorlar.
Anlaşıldı, Tamam, dünyayı kuşbakışı seyreden deneyimli bir pilotun gözünden, insanların içindeki iyiliğin ve kötülüğün savaşta ne şekillerde ortaya çıktığına dair sürükleyici ve çarpıcı bir derleme. Kemerlerinizi bağlayın!