Çalıkuşu – Reşat Nuri Güntekin
Cumhuriyet dönemi edebiyatının Çalıkuşu başta olmak üzere, Yeşil Gece ve Anadolu Notları gibi kitaplarıyla en önemli eserlerini vermiş olan Reşat Nuri Güntekin, bir müfettiş olarak çalışmasının da getirisiyle Anadolu’yu derinlemesine gezmiş ve bu sayede de gözlem yeteneği etkileyici boyutlara ulaşmış bir yazardır. İlk olarak 1923 yılında yayımlanmış olan romanı Çalıkuşu, o dönemden bugüne etkisini kaybetmeyerek Türk edebiyatının en önemli eserlerinden birine dönüşmüştür. Tiyatroya, sinemaya ve televizyona da uyarlanan romanın bu denli sevilmesinin en önemli sebeplerinden biri de Reşat Nuri Güntekin’in muhteşem gözlem yeteneği sonucu okuyucusunu Feride adlı ana karakterin, gerçekten yaşamış olduğuna neredeyse ikna etme becerisidir.
Feride, İstanbullu bir ailenin kızıdır. Fransa’da bir yatılı okulda okumuş olan Feride’nin muzip ruhu, arkadaşlarının ona “çalıkuşu” lakabını takmasına sebep olur. Nişanlısı Kâmuran’la evlenme sürecinde olan Feride, düğün günü nişanlısının kendisini aldattığını öğrenir ve İstanbul’dan ayrılarak öğretmenlik yapmak üzere Anadolu’ya gitmeye karar verir. Kimsenin gitmek dahi istemeyeceği yerlerde öğretmenlik yapmaya başlayan Feride’nin yaşantısına tuttuğu günlük sayesinde eşlik ederiz.
Çalıkuşu: Her Dönemde Umudu Tazeleyen Bir Roman
Çalıkuşu, Anadolu’nun o dönemde içinde bulunduğu yoksul durumu oldukça gerçekçi bir biçimde okuyucusuna yansıtması ile ön plana çıkar. Romanda, İstanbullu genç bir kadının Anadolu’ya öğretmenlik yapmaya giderek hayatında bambaşka gerçekliklerin kapısını aralaması ise Kurtuluş Savaşı dönemiyle birlikte yorgun düşen bir toplumun umudunu tazelemesini sağlamıştır. Aynı zamanda edebiyatımızın da Anadolu’ya yönelmesinin ilk sinyallerinden biri olan Çalıkuşu, Türk edebiyatının gelişimi ve değişimi noktasında fikir sahibi olmak isteyen her kitapseverin okuması gereken eserlerden biri olarak değerlendirilebilir.
Çalıkuşu, edebiyatımızın en sevilen eserlerinden biri olmasının yanı sıra okuyucu üzerinde öylesine gerçekçi bir hissiyat bırakmıştır ki Feride’nin Reşat Nuri Güntekin’in kız kardeşi olabileceği de dâhil olmak üzere hakkında pek çok fikir yürütülmüştür. En nihayetinde kurmaca olduğu söylenen Çalıkuşu’nu okumak; Feride’nin çocuksu doğallığı, hayalleri, hayal kırıklıkları, aşkı, acısı ve en çok da vazgeçmeyişiyle unutulmaz bir deneyime dönüşüyor.
Çalıkuşu Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin’in ilk defa 1922’de tefrika edilmeye başlanıp 1923’te kitap olarak yayımlanan, 1937’de büyük değişikliklerle tefrika edilen romanıdır. Romanda, İstanbullu köklü bir ailenin kızı olan çocuk ruhlu Feride’nin çok sevdiği nişanlısı tarafından ihanete uğramasıyla kendini öğretmenlik mesleğine adaması ve hayatını kazanabilmek için Anadolu’da şehir şehir dolaşması anlatılır. Melodram öğeleri ile yüklü bir aşk öyküsünün yanı sıra bürokrasi eleştirisi, kadınların Osmanlı toplumunda var olma mücadelesi, öğretmenlik mesleğinin icrası gibi pek çok konuyu ele alır. Türkiye’de kendisinden sonraki edebiyatı ve sosyal hayatı etkilemiş, eşine az rastlanır bir ilgi uyandırmış, önemi bir romandır. İlk yayımlandığı günden itibaren popülerliğini kaybetmeyen Çalıkuşu, Türk edebiyatının daima çok okunan ve sevilen romanları arasında yer almıştır. Konusu: Bir hatıra defteri olarak düzenlenmiş olan romanda Feride, kendisine yabancı bir şehirde, bir otel odasında anılarını yazarken geriye dönerek, çocukluk ve ilk genç kızlık dönemlerini anlatır. İstanbullu bir subayın kızı olan Feride, küçük yaşta annesini kaybetmiştir; yanına gönderildiği babaannesinin de ölümü üzerine “Notre Dame de Sion” Fransız yatılı okulunda okur. Yaramazlıkları yüzünden arkadaşları, okulda, ona “Çalıkuşu” adını takarlar. Feride, yaz tatillerini Besime teyzesinin köşkünde geçirir. Teyzesinin yakışıklı oğlu Kâmran ile birbirlerini severler ve nişanlanırlar. Feride’nin de desteklemesiyle Kâmran, üç yıl Avrupa’da bir elçilikte görev yaptıktan sonra döner. Bu arada okulunu bitiren Feride ile düğün hazırlıkları yaparlar. Feride, düğün günü, bir kadının getirdiği mektuptan Kamran’ın İsviçre’de iken Münevver adında hasta bir kızla ilişkisi olduğunu, ona evlenme sözü verdiğini öğrenir, her şeyi yüzüstü bırakıp kaçar. Anadolu’da öğretmenlik yaparak Kamran’ı unutmak isteyen Feride, İstanbul rüştiyelerinde öğretmenlik teklifini kabul etmez; tüm zorluklara ve bürokratik engellere rağmen, istediğini elde eder ve İstanbul’dan ayrılır. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yapan Feride, idealist bir eğitimcidir ancak gittiği yerlerde güzelliği başına bela olur; hakkında çeşitli dedikodular çıkar. İlk öğretmenlik deneyimi, Zeyniler köyü denilen, hiçbir öğretmenin gitmeyi kabul etmediği kuş uçmaz kervan geçmez yerdedir. Zeyniler’de evlat edinip yanına aldığı Munise’ye bütün sevgisini verir. Kuşadası’nda öğretmenlik yaparken savaş başlar; okul hastaneye çevrilir ve Feride hastabakıcılık yapmaya başlar. Kuşadası’ndaki hastaneye başhekim olarak Zeyniler Köyü’nde iken tanıştığı Doktor Hayrullah Bey atanmıştır. Beş yıl sonra okullar yeniden açılır. Babacan bir adam olan Hayrullah Bey, emekli olup Kuşaadası’na yerleşir ve Feride’yi kızı gibi korur. Munise’nin kuşpalazına yakalanıp ölmesinden sonra hastalanan Feride, Hayrullah Bey ile kalır. Halkın dedikodusu üzerine onunla kâğıt üzerinde evlenirler; fakat aralarında sadece “baba – kız” ilişkisi vardır. Feride, öğretmenliğe başlayınca bir “günlük” tutmuş, başından geçen her şeyi günü gününe bir deftere yazmıştır. Hayrullah Bey bu defteri bulur, okur ve saklar. Hastalanınca, Feride’ye kendisinin ölümünden sonra ara sıra teyzesinin yanına gitmesini ve verdiği kapalı zarfı Kâmran’a teslim etmesini vasiyet eder. Kısa bir süre sonra Hayrullah Bey, bütün mal varlığını Feride’ye bırakarak ölür. Hayrullah Bey’in ölümünden sora, vasiyeti yerine getirilir. Feride, zarfı Kâmuran’a verir. Zarfın içinde Hayrullah Bey’in bir mektubu ile Feride’nin günlüğü vardır. Hayrullah Bey, Kâmran’a yazdığı mektupta Feride’yi bir daha bırakmamasını salık vermektedir. Kamuran Feride’nin günlüğünü sabaha dek okur, her şeyi öğrenir. Ertesi gün gidecek olan Feride’yi bırakmaz ve evlenirler.
Reşat Nuri Güntekin’in klasiklerinden biri olan Çalıkuşu, İnkılap Kitapevi aracılığıyla okurlarla buluşuyor. 541 sayfa olarak sunulan eser, ilk olarak 1922 yılında Vakit adlı gazete için tefrika edilmiştir. 1922 yılından bu yana farklı yayınevlerinde kitap olarak da basılan Çalıkuşu, aslına uygun olarak yayına hazırlanmıştır. Güntekin’in ününü perçinleyen ve yazarı ölümsüz kılan eserlerden biri olan Çalıkuşu, roman türünde kategorize ediliyor.
Köy ve kent çatışmasını anlatırken, savaş yıllarının sancılarını da kaleme alan yazar, İstanbullu bir genç kızın maceralarını konu alıyor. Çalıkuşu lakabıyla anılan Feride, Anadolu’nun çeşitli köy ve kasabalarında öğretmen olarak görev alıyor. Roman bu süreci adeta bir serüven gibi okura sunarken, Feride’nin yoluna çıkan zorluklar, aşk ve hayat mücadelesi kitabın ana çatışmasını oluşturuyor. Her yaştan okurun merakla okuduğu ve günümüzde neredeyse her ailenin kütüphanesinde yer alan eser, karakterlerinin duygu dünyasını ele alırken toplumsal ve dönemsel gerçeklikleri de göstererek realizmi ile fark yaratıyor. Yaprak Dökümü, Dudaktan Kalbe gibi eserlere de imza atan Reşat Nuri Güntekin’in pek çok eseri gibi Çalıkuşu da pek çok kez ekrana uyarlandı. Hem edebiyat meraklılarının hem de dizi takipçilerinin rağbet ettiği roman, Türk Edebiyatı’nın klasik eserlerine ilgi duyanlar için yeni bir pencere açıyor. Melodram öğeleri barındıran aşk hikâyesinin yanında kadınların var olma savaşını, bürokratik sistem eleştirisini, köy ile kent çalışmasını ve eğitimin gereğini ele alan eser, yayınlandığı ilk günden bu yana her dönem en popüler edebiyat eserleri arasında yer almayı başarıyor. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edib Adıvar, Halit Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Mehmet Rauf gibi Türk Edebiyatı’nın önemli yazarlarının kitaplarına ilgi duyan okurların severek okuyacağı Çalıkuşu, tarihi özelliği ile dönem okuması yapmak isteyenlere de uygun bir seçim olacaktır.
Kitap hatıra defteri formunda okura sunuluyor. Feride’nin anılarının kendi ağzından anlatımıyla kaleme alındığı Çalıkuşu – Reşat Nuri Güntekin eserinde, genç kadının çocukluk ve ilk gençlik senelerinden bahsediliyor. Küçük yaşta annesiz kalan ve bir Fransız okulunda yatılı okuyan genç kadın, yaramazlıkları nedeniyle kitaba adını veren Çalıkuşu adıyla anılmaya başlıyor. Teyzesinin oğlu Kamran’a delicesine aşık olan Feride, onunla nişanlandığında ayaklarının yerden kesildiği belirtiliyor. Aşkından gözü adeta kör olan, hayat dolu genç kızın düğün hazırlıkları, kalp çarpıntıları kitapta detayları ile anlatılıyor. Düğün günü gelen bir mektuptan nişanlısı tarafından aldatıldığını öğrenen Feride, kaçarak Anadolu’da öğretmenlik yapmaya başlıyor. Kamran’dan kaçmak için İstanbul’dan gelen hocalık tekliflerini reddeden Çalıkuşu’nu Anadolu’da ise beklediğinden çok daha farklı bir manzara karşılıyor. Zorluklar ve bürokratik engellerle savaşan karakter, güzelliği nedeniyle başına gelen belalardan kurtulmaya çalışıyor. Çıkan dedikodular, iftiralar ile savaşan Feride, köyde evlat edindiği çocuk ile kendine küçük bir dünya kurmaya çalışırken savaş çıkıyor. Hastaneye çevrilen okulda hasta bakıcılığa başlayan Çalıkuşu, yıllarca savaşın acılarına göğüs geriyor. Hastanenin doktoru Hayrullah Bey ile baba kız ilişkisi kuran Feride’nin hastalanması ve evlatlık çocuğunun ölmesi sonucu doktor ile aralarında dedikodu çıkıyor. Hayrullah Bey, Feride’nin tuttuğu günlüğü okuyarak saklıyor. Vasiyet olarak bir zarfın Kamran’a teslimini vasiyet eden doktorun ölümü sonrası tüm mal varlığı Feride’ye kalıyor. Kamran zarfı açtığında bir mektup ve Çalıkuşu’nun günlüğü ile karşılaşıyor. Doktor Hayrullah Bey’in Kamran’a “onu bırakma” tavsiyesi görülürken, günlüğü okuyan Kamran her şeyi öğrenerek Feride’yi bir daha bırakmamak üzere yanına alıyor. Evlenen çiftin hikâyesi onca zorluğa rağmen aşkın her şeye göğüs gerebileceğinin ispatı oluyor.
ISBN: 9789751027689
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 544
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 13.5 x 19.5 cm
Yorumlar
Henüz yorum yok.