Bindokuzyüzyetmişsekiz
Devlet şiddet kullanma tekeline sahip ölüm iktidarıdır; çarklarını-dişlilerini kanla çalıştırır. Şiddet gösterip hükmünü icra etmek için şiddet ortamına ihtiyaç duyar. Geleneksel tedavide kullanılan sülük gibi halkın kanını emer ve şişer. Kanı emilen halk da vücuttaki cerahatın azaldığını düşünüp rahatlar. Devlet içinde iktidar sahiplerinin en sevdiği şey bu yüzden isyandır, ayaklanmadır. Önce tahrik eder, sonra alevlenmesi için bekler. Arkasından olağanüstü kanunlarıyla, silahlarıyla, hapishaneleriyle balyozu tepelerine indirir. Ve hepsinde kargaşadan, azalan devlet otoritesinden ve düşmanların ne kadar kavi olduklarından şikâyet edilir.
Devletin gücünü göstermek için düşmanlara ve hainlere ihtiyacı vardır.
70’li yıllarda binlerce genç devlet içindeki iktidar oyununun çarklarını çalıştırmak adına feda edildi. Ülke bir kan banyosunun içinden geçti. Soğuk Savaş’ın ideolojik rekabeti 27 Mayıs ve 12 Mart’tan sonra devletin sahiplerine kontrolü tekrar ele geçirme fırsatı verdi. 1978 yılı ve Mart ayı, darbe şartlarını olgunlaştırmak adına, devlet içinde şeytan kadrosunda iş görenlerin ölüm kusan tanrı kadrosuna atanmasının tarihidir. Bombalamaların ve toplu katliamların birdenbire tırmanması verilmiş bir kararın ve uygulamaya konan planın eseridir.
Safça iyi niyetli duyguların peşindeki gençler bu iktidar oyunun kurbanları olarak seçildi.
Yeni nesillere yaşanmış bu trajediyi, özellikle takılıp kaldığımız duygu fırtınalarını romanın sunduğu imkânlarla emanet etmek niyetiyle bu romanı kaleme aldım.
Yorumlar
Henüz yorum yok.