“Yolcuya yolda azık gerek. Ömrü garip bir yolculuktan ibaret ozan için yollar yolları izlemiştir, yıllar yılları emip bitirmiştir. Şimdi kala kala ölmek kalmıştır son azığı yerine.”
Çok geçmeden... Havuç, “İmdaat!” diye bağırmaya başladı. “Biri beni buraya yapıştırdı!” “Olamaz!” diye bağırdı brokoli, “Biri yüzümü boyamış!” “Ihhmmm!” diye sesler çıkardı çaresiz salatalık.
“Ey iman edenler! Samimi bir tövbe ile Allah’a dönün.” (Tahrim Suresi, 8)
İmam-ı Gazâlî’nin en büyük eseri olan İhyâu Ulûmi’d-Din, Müslümanlar için her dönem ilk akla gelen başvuru kaynağı olmuş ve bu esere büyük güven duyulmuştur. Yüzyıllar boyunca Müslümanların ellerinden düşmeyen ve kitaplıklarında baş köşede duran bu rehber nitelikli büyük eseri şimdi yepyeni bir formatla sizlere sunuyoruz. Eserin içinde yer alan konuların her biri, orijinal anlatımı asla bozulmadan, akıcı ve duru bir dil kullanılarak çevirisi yapıldı ve başlı başına birer kitap haline getirildi.
İnsandaki hiçbir duygu “Olmasaydı daha iyi olurdu.” şeklinde nitelendirilemez. Bunu,insanın bedeninde hiçbir organın boşuna verilmemiş olmasına benzetebiliriz.Duyguların hepsi çeşitli faydalara hizmet eder ve bize muhtelif hakikatlerden haberverir.
Bir fotoğraf sadece anılarınızı saklamaz, ruhunuzu da
iyileştirebilir.
Bazı fotoğraflara bakınca içimizi huzur kaplar, bazıları ise derin bir melankoliye sürükler bizi.
Peki ya fotoğrafların yalnızca anılarımızı değil, duygularımızı ve hatta bedenimizi de dönüştürme
gücü olduğunu söylesek?
Bu kitap senin için.
Yazdığım her bir cümlede, her satırda kalbinin derinliklerine dokunmak istedim.
İstedim ki yalnız olmadığını bil; acını hafifletecek bir teselli olabilirim sana…
Yaşadıklarını, hissettiklerini ve belki de en çok ihtiyaç duyduğun şey olan anlayışı, tüm
kalbimle, senin için yazdım.
Kalbindeki yaralarının, sende bıraktığı derin izlerin ve her bir gözyaşının ardındaki
hikâyeleri biliyorum.
Nereden mi? Kendimden…
Kılıç Yarası Gibi - Ahmet Altan
Ne gariptir ki, imparatorluğun çöküşünün ilk izlerini görmesi, ihtiyarlığı andırır endişeli bir sıkıntıyı ilk hissedişi de Sultan''ın dönüşüne rast geliyordu, belki de eski karısı geri gelmese imparatorluğun çöküntüsünü bu kadar çabuk görmeyecekti. Sabaha kadar, uzun gecelik entarisiyle konağın içinde dolaşmış, biraz serinleyebilmek için bahçeye çıkmış ve acının da çeşit çeşit olduğunu keşfetmişti; terk edilmekle özlemek başka başka acılar yaratıyordu. Kaybetmenin acısıyla kavuşamamanın acısı birbirine benzemiyordu; karısı kendisini terk ettiğinde onu bir daha göremeyecek olmanın kederine, kırılan gururunun ve kendisini alaycı bakışlarla süzen gözlerin yarattığı aşağılanmışlık duygusu da karışmıştı. Şimdi özlerken ise ıstırap çırılçıplak ve katışıksızdı, bu nedenle de daha sarsıcı; tek tesellisi bunun ilk acı kadar uzun sürmeyeceğini bilmekti. "Eğer seversen, hissediyorsun," demişti Osman''a, bunu öyle bir söylemişti ki, Osman anlamıştı ne demek istediğini; gerçek bir sevginin hiç bitmediğini, hiç ölmediğini, azalsa da hiç yok olmadığını Osman bu tuhaf, bu manasız cümleden öğrenmişti. Aynı acıyı babasından bir miras gibi tevarüs eden Hikmet Bey ise, ölmeden önce, hatıratına, biraz da edip arkadaşlarının etkisiyle daha edebi yazmıştı bu konudaki duygusunu: "Hakiki aşk kılıç yarası gibidir, yara kapansa da izi mutlaka kalır."
Kötü alışkanlıklardan kurtulmak için gerçek hayatta denenmiş tüyoların arkasındaki masallar, çocuklarınızın kötü alışkanlıkları yenmesi için sizlere bir rehber, onlara ise bir örnek olacak…
Bu kitap yenidoğan bebekler ayaklanıp da ortalığı birbirine katana kadar geçen süreçte anneleri rahatlatacak tavsiye ve bilgiler içerir. Hiçbiri doktor tavsiyesi yerine geçmez, zaten doktorlar da genelde böyle şeyler söylemez.
Dr. Frances E. Jensen ergen beynini yepyeni bir yaklaşımla inceliyor. Ergen beyniyle ilgili efsanelere son veren ünlü nörolog, hem
ebeveynlere hem eğitimcilere hem de gençlere çok önemli tavsiyelerde bulunuyor.
Bugüne kadar evlilik üstüne çok şey yazılıp çizildi. Kimi mukaddestir diye evliliği göklere çıkardı, kimi aşkı öldürüyor diye yerden yere vurdu, kimi de bol bol öğüt verdi.
Ben de hikâyesini yazmak istedim.
2 ila 8 yaş arasındaki çocuğunuzun sorunlarına kalıcı ve yaratıcı çözümler...
Öfke nöbetlerine nasıl tepki vermek gerekir?
Çocuklar şiddetten nasıl uzak tutulur?
Karıştır, Renklendir ile çocuklar ana renkleri ve ara renkleri interaktif bir şekilde öğreniyor. Kitabı salla, yana yatır, kapat ve renklerin iyice karışması için bastır gibi basit yönergeleri takip ederek renk karışımlarını keşfedecekleri bu macerada hiçbir şey dijital değil. Çocuğunuzun hayal dünyasında renkler belirsin, karışsın ve sıçrasın.
Çok zengin ve yardımsever bir adam olan Madeleine Baba’nın geçmişini, nereden geldiğini kimse bilmiyordu. İri yarı, güçlü, iyi kalpli bir adamdı ve yaptığı ilginç bir buluş sayesinde çok para kazanmıştı.
O, tuz ruhu isteyen müşteriye yemek tuzu gönderip "ruhu arkadan gelecek" diyen bir girişimci…
O, fakir müşterilere bedava ürünler satıp ücreti zenginlerin hesabına yazan bir kahraman…
Adem Güneş, Bırak ve Rahatla’da kendimizi nasıl onarabileceğimizi anlatıyor… Altı haftalık bir program içerisinde ‘Duygusal Farkındalık Eğitimi’ sunuyor…
Orta yaş krizi alameti kırmızı Ferrari hakkında Carl Jung’un neler diyebileceğini merak etmiş miydiniz?
Ya da B. F. Skinner’ın, neden sürekli telefonunuzu kontrol ettiğinizi açıklarken söyleyebileceklerini?
Bay/Bayan Doğru’yu ararken, hiç Erich Fromm’dan yardım istemek aklınıza geldi mi?
İçimde sürekli bana seslenen bir ses var, en zor anlarımda bile konuşmaktan vazgeçmiyor: “Bu hayatta çok şey gördük, geçirdik; hiçbir şey bizi yenip yıkamadı!
Bunlar mı yıkacak? Zor yıkarlar!”
KAYBETME KORKUSU BİRİNİ ÇOK SEVMEKTEN DEĞİL, KENDİNİ HİÇ SEVMEMEKTENDİR.
Sevdiğiniz insanı çok kıskandığınız oluyor mu?
Peki ya, sevdiğiniz için kendinizi gözden çıkardığınız, var gücünüzle fedakârlıklarda bulunduğunuz, kendinizi sorgusuzca uğruna adadığınız, benliğinizden çaldığınız zamanlar var mı?